3R Prensipleri Nedir?
1959 yılında, W.M.S.Russell ve R.L.Burch tarafından ‘İnsancıl Deney Teknikleri’ kitabında bahsedilen ve günümüzde hayvan deneyleriyle ilgili olmazsa olmaz kabul edilerek, hayvan deneyleriyle ilgili tüm yasal metinlerde yer verilen ilkelerdir:
- Replacement: (Değiştirme) Mümkün olduğu durumlarda, bilimsel amaçlar için hayvanların kullanılmadığı yöntemlerle çalışma gerekliliğini ifade eder
- Reduction: (Azaltma) Araştırmacıya, daha az ya da aynı sayıda hayvandan yeterli ve karşılaştırmalı bilgi elde etmeyi önerir
- Refinement: (İyileştirme) Olası acı, stresin azaltılması ve laboratuvar hayvanlarının yaşam koşullarının olabildiğince iyileştirilmesi gerekliliğini ifade eder
Responsibility (sorumluluk) ilkesi ise son yıllarda eklenmiştir ve araştırmacının hem hayvan hem insan hem de bilime karşı sorumlu olduğunu ifade eder.
Hayvanlar üzerinde test edilmeyen ilaç ya da tedaviler, insan kullanımı için güvenli midir?
Hayvanlar üzerinde denenip başarılı bir sonuca ulaşan ilaç ya da tedavi yöntemleri, piyasaya sürülmeden önce insanlar üzerinde de denenmektedir buna “klinik çalışma” adı verilir. Klinik çalışmanın amacı, farmakokinetik (vücudun ilaca etkisi), farmakodinamik (ilacın vücuda etkisi) ve tedavi (etkililik ve güvenlilik) verilerinin açıklığa kavuşturulmasıdır.
İstatistiklere göre; klinik öncesi araştırmalarda (kimya deneyleri, hücre, doku ve hayvan
çalışmaları)başarılı olan ilaçların %96’sı, insanlarda işe yarama maktadır. Bunun nedeni, aramızda biyolojik ve fizyolojik farklar bulunan hayvanlardan elde edilen sonuçların insana uyarlanamamasıdır.
Romatoid artrit ilacı Vioxx, 320 bin aritmi vakasına neden oldu ve 2004 yılında piyasadan geri çekildi. Bu vakalardan ya klaşık 140 bini öldürücüydü. Hayvan deneyleri bunu öngörmekte yetersiz kalmıştı. Ya da tersine bir örnek vermek gerekirse; hayvanlar üzerinde gösterdiği ölümcül etkiden ötürü, günümüzde çok sık kullanılan Aspirin’in insanların kullanımına sunulmasında epey geç kalınmıştı.
Başarısızlıkla sonuçlanan hayvan araştırmaları kanıtladı ki, çok küçük farklılıklar bile bir türü hastalıktan koruyabilir, bir başkasında ise hastalığı önleyemeyebilir.
Kaç hayvanda denenirse denensin, ilk denek gene insan olacaktır.
Doktorlar Hayvan Deneylerini Güvenilir Buluyor mu?
Hayvan deneylerinin para, zaman ve emek kaybı olduğunu ve bu imkanların hayvansız alternatif bilimsel yöntemlerin geliştirilmesi için kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünen hekimler çoğunluktadır. Ancak hayvan deneyleri ne yazık ki tıbbi sürecin zorunlu bir parçası halline getirildiği için araştırmacılar, tercih etmese de buna mecbur bırakılmaktadır.
Türkiye’de tıp eğitimi veren bir üniversitede yapılan ankette; hayvanlar üzerinde çalışma yapan akademisyenlerin sadece %45,7’si hayvan deneylerini güvenilir bulduklarını belirtmişlerdir. Araştırmayla ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Hayvan ve İnsan Deneylerinin Farkı Nedir?
Deneysel ve bilimsel araştırma prosedürlerine dahil edilmek istenilen gönüllü insanlardan,
“bilgilendirilmiş (aydınlatılmış) onam” alınır. Çalışmayla ilgili her türlü detayı içeren kapsamlı bilgilerin verilmesi ve çalışmanın kişinin menfaatine olması şartı aranır. Sonrasında da Klinik Araştırmalar Etik Kurulu yapılacak klinik çalışmayı onaylarsa süreç başlar. Çalışmaya dahil olacak kişinin rızasıyla başlayan çalışma herhangi bir zamanda o kişinin kararıyla (gerekçeli ya da gerekçesiz) sona erebilir.
Kısacası, çalışmanın amacı yüz binlerce kişinin yaşamını tehdit eden ölümcül ve salgın bir hastalığın engellenmesi olsa dahi, “denek” konumundaki kişinin menfaatleri ve kararı her şeyin üzerindedir.
Hayvanlardan rıza almak mümkün değildir. İnsanla ilgili süreçte çiğnenemeyecek olan tüm kurallar ve etik ilkeler, hayvanlar söz konusu olduğunda görmezden gelinir, bu da türcü ve problemli bir yaklaşımdır. Aynı insanlar gibi acıyı hissedebilen “duyarlı” canlıların üzerinde deney yaparak vücut bütünlüklerini bozmak, kimyasallar enjekte etmek, kasten hastalık bulaştırmak, acı ağrı korku ve eziyete maruz bırakmak ve sonunda öldürmek, sebebi ne olursa olsun ahlâken kabul edilemez eylemlerdir.
Eğer hayvan kullanmazsak ne kullanacağız?
Hayvanlar, insan vücudundaki son derece kompleks süreçleri taklit etme bakımından sınırlı modellerdir ve tek güvenilir model gene insandır çünkü insandaki klinik sonuçlara göre, hayvan modellerindeki sonuçlar belirsiz ve tutarsızdır.
Etkinlik ve güvenirliği kanıtlanmış onlarca hayvansız bilimsel yöntem mevcuttur ve bu yöntemler çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Örneğin, AB’deki kozmetik ürünlerin hayvanlar üzerinde test edilmesine dair yasağın arkasında da, alternatif bir yöntem olan hücre kültürü yönteminin güvenirliği vardır.
Alternatif yöntemlerle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz
Hayvanlarda Fiziksel Acı ya da Ağrıya Sebep Olmayan Deneyler de Yanlış Mıdır?
Evet, bizce yanlış çünkü hakkımız olmamasına rağmen hayvanların özgürlüğünü kısıtlıyoruz, onlara doğal yaşamlarında asla yapmayacakları davranışları yaptırıyoruz ya da yemeyecekleri şeyleri yediriyoruz. Deneylerde kullanılan hayvanlar, doğal ömürlerini yaşayamadan genellikle öldürülüyor.
Stresten kaynaklı davranış bozuklukları gösteren hayvanlar; kendine veya çevresine zarar verme, uzuvlarını yeme gibi davranışlar sergiliyorlar, bu davranışlar aslında yaşadıkları sıkıntının açık bir göstergesidir.
Kriterimiz sadece “fiziksel acı” olmamalıdır; bir hayvanı henüz dünyaya getirdiği yavrusundan ayırmak, içinde yaşadığı gruptan izole şekilde yaşamaya zorlamak gibi psikolojik şiddet içeren eylemler de en az virüs enjekte etmek ya da yanık araştırması için aşırı ısıya maruz bırakmak kadar yanlıştır.
“Deney Hayvanı” İfadesindeki Yanlışlık Nedir?
“Deney hayvanı”, “yük hayvanı”, “çiftlik hayvanı” gibi terimler sıklıkla karşımıza çıkıyor olsa da özellikle konumuz olan “deney hayvanı” ifadesi deney lehine bir algı yaratma amacıyla bilimsel ve yasal metinlerde uzun zaman önce yerini almıştır. Deney hayvanı denildiğinde, sanki üzerinde deney yapılsın diye var olmuş, ağrı acı hissetmeyen ve dolayısıyla da vücudunu her türlü araştırma için kullanma konusunda ahlaki kaygı taşınmasına gerek olmayacak ayrı bir tür anlaşılır.
“Deney hayvanı” diye bir hayvan türü ya da farklı türlerden oluşan bir hayvan topluluğu yoktur, “deneylerde kullanılan hayvanlar” vardır. Dünyada bilinen ve çok azını tanıdığımız 8 10 milyon arasındaki hayvan türünden sadece dokuzu deneylerde sıkça kullanılır ve bu hayvanların kullanılma sebepleri sanılanın aksine hayli basittir (yer kaplamaması, bakımının kolay olması, memeli olması vb. gibi).